Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Dikkat Eksikliği Nedir?
Dikkat eksikliği kişinin özellikle sevmediği işlere odaklanamama, sevdiği işlere ise aşırı odaklanma kusurudur. Dikkat eksikliği olan çocuklar zaman planlamasında zorluk çekerler ve anne babaları tarafından sürekli işini yapması konusunda uyarılırlar. Hastalığın ortaya çıkış öyküsü genellikle çocuğun beyninin yanlış eğitilmesi, dolayısıyla hatalı davranışsal alışkanlıklar edinmesiyle alakalıdır. Dikkat eksikliği mutlaka çocuklukta başlar ve genellikle 7 yaşından önce ilk dikkat eksikliği belirtileri görülür. Dikkat eksikliği problemi yaşayanların %30-50 si erişkinlikte de rahatsızlığın etkilerini göstermeye devam eder.
Dikkat Eksikliği Nasıl Giderilir?
Örneğin yemek yedirmeye çalışılan çocuğa aynı anda televizyon seyrettirilmesi, dikkatinin yaptığı iş üzerine odaklanmamasını sağlar ve çocuğa hatalı bir mesaj verilmiş olur. Oyun oynayan çocuğun önüne bütün oyuncakların birden yığılması benzer bir etkiye sahipken, doğru olan yaklaşım oynamak istediği oyuncağı seçmesi istenerek tek bir oyuncakla vakit geçirmesidir. Benzer şekilde son yıllarda yaygınlaşan tabletler üzerinden bir yazı okumaya çalışmak ekranda yazıyla birlikte beliren pek çok hareketli semboller sebebiyle dikkatin yazıya verilmesini güçleştirmekte, yazıyı bu şekilde okumaya alışan çocukların, durağan yazıları ya da kitabı okurken zorlanıp sıkıldıkları gözlemlenmektedir. Televizyon izlerken sürekli kanal değiştirmek, çocuğun sıkıldığı anda uğraşını sürdürmekten vazgeçmesini ve dikkatinin başka yere kaymasını pekiştireceğinden tek bir kanal seçilerek seyretmesine dikkat edilmelidir. Çocuğun ders çalışmaya alıştığı atmosferin de dikkat üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Evde tamamıyla sessiz bir ortamda ders çalışmaya alışan bir çocuk ise maksimum sessizliğin sağlanamadığı ortamlarda çalışmaya odaklanmada güçlük yaşar. Yaşı ilerledikçe dış ortamlarda çalışmak zorunda kaldığında bunu daha da fazla hissetmektedir.
Dikkat Eksikliği Tedavisi
Sol frontal lob aktivitelerindeki bozukluğun odaklanma ve yoğunlaşmada zorluklara neden olabildiğinin düşünülmesi nedeniyle dikkat eksikliği, biyolojik yönü olan, genetik olarak aktarılabilen bir rahatsızlık olarak tanımlansa da, ilaç tedavisinin belli bir yaşa gelindiğinde tek başına işe yarayacağını söylemek yetersizdir. Dikkatini toplayamadığı için öğrenmede güçlük yaşayan bir çocuk, ilaç tedavisiyle dikkatini arttırmak için destek alsa dahi, geçmişte yaşadığı dikkat eksikliğine dayalı öğrenme zorluğu nedeniyle, yıllarca uğraşmasına rağmen öğrenme sorunu yaşamış ve bu nedenle zihninde ders çalışmayı yorucu, sıkıcı, karşılığını alamadığı bir uğraş olarak kodlamıştır. Geçmiş deneyimine dayalı olarak çalışmaktan hiç bir zaman zevk almamış, öğrenmenin, okuyup anlamanın keyfini hissetmemiş bir birey, dikkat eksikliği problemini ilaçla giderip dikkatini belli bir çalışmaya odaklayabilse dahi, geçmişteki davranışsal öğrenmesi nedeniyle bu koşullanması üzerine psikoterapi desteği almadan alışkanlığından vazgeçmede zorlanacaktır.
Dikkat eksikliğinin erişkinlikte devam etmesi halinde tedavinin düzelmesi zorlaşır. Kişi yıllarca dikkat dağınıklığının sıkıntısını çektiğinden dolayı, hem kendisi hem de çevresi tarafından durum yıllarca bir kişilik bozukluğu olarak değerlendirilmiş olabilir.
Yetişkinlerde Dikkat Eksikliği
Dikkat eksikliği yalnızca çocuklarda değil yetişkinlerde de görülmektedir. Dikkat dağınıklığı olan kişiler yapılması gereken işin başına oturduklarında başlayıncaya kadar son derece zorluk çeker, vakit kaybederler. Direk bir işe girişmek yerine pek çok alakasız işi araya sıkıştırarak çevresel işlerle uğraşırlar. Dikkat eksikliği olan kişi sürekli yenilik arama ve ödül arama davranışı sergiler. Strese toleransı azdır ve çabuk öfkelenir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Nedir?
Halk arasında yaygın bilinen bir yanlış, dikkat eksikliği ile hiperaktivite bozukluğunun her zaman bir arada görüldüğünün düşünülmesidir. Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğunun birlikte görülme sıklığı yüksek olmasına rağmen, dikkat eksikliği olan bazı insanların hipoaktif olmaları da söz konusudur. Hipoaktif olan kişiler Hiperaktiflerin tersine sessiz, sakin, içine kapalı kişiler olabilirler. İçe kapanık bir haldeyken aynı zamanda dikkat dağınıklığı yaşayabilirler.
Hiperaktif kişilerde yerinde duramama, dikkat gerektiren durumlarda sabırsızlık, karşı tarafı dinleyememe, çabuk dağılma, aktivitelere başlamakta zorluk çekme gibi sorunlar gözükürken bu yapılacak olan işleri ertelemelerine sebep olur. Hiperaktivitenin nörolojik bir yanı bulunmakla birlikte limbik sistemden kaynaklanan frenleme güçlüğüyle ilişki bir dürtüsellik problemi bulunduğundan söz edilebilir. Odaklanma gerektiren işleri yapmakta güçlük yaşarlar. Hiperaktif kişiler işini kaybetme, ilişkilerinin ve evliliklerinin bozulması gibi psikososyal sorunlar yaşayabilirler. Bazı durumlarda sanki diğer insanların varlığını ve onlarla birlikte hareket ettiklerini kodlamakta zorluk yaşayabilir, fark etmeden diğerleri yokmuşçasına hareket edebilirler.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu erkeklerde kadınlara göre 4 kat daha fazla görülmektedir.